Çocuklar ilk doğduğunda masum, temiz, yepyeni bir defterin sayfasının başlangıcı gibi hayata adım atarlar. Minicik eller, yumuk yumuk vücut, hayran hayran bakışları bulunmaktadır. Mis gibi kokar... Canından bir can... büyüdükçe çevresindeki farkındalıkların farkına varmak... ilgi çeken durumlara ilgi göstermek... hele hele çizgi filmler gibi düşünmeye başlamaları... çizgi film kahramanlarının vurdulu kırdılı ölümlü halleri sonra da tekrar hayata dönmeleridir. Çocuklarda böyle bir düşüncenin var oluşu .. yani çizgi film gibi düşünmeleri gayet masumca fakat büyük tehlikelerin olduğunu ya büyüklerinin yardımıyla veya ne yazık ki yaşayarak anlamalarıdır. Biz büyüklerin en önemli sorumluluğu hayatın güzel fakat bir o kadar da sorumluluğu ve amacının olduğunu anlatabilmek... Bu bile bazen büyük bir problem haline gelebilmektedir.... dikkat!
Bugün oturup, yalnız olmak evet boş oturmak ... Boşlukta görünmek , dünyanın en zor işidir. Tek başına hiç bir iş yapmadan ve düşünmeden plansız oturmak. Sözlüğün icadından beridir, atalarımızın işin en başından yaptığı iştir. Var oluşun anlamsızlaştığı kısımdır herhalde... ne zaman nerede yapılması gerektiğine özen gösterilmesi gereken konu... zira evde yapıldığı takdirde rahatlatıcı, kafa boşaltıcı ve en nihayetinde uyku getirici eylemdir. Evet boş oturmak, gerçekten birine hareket etmeden veya sadece gün boyu bir sandelyede veya çok rahat olabilecek bir baba koltuğunda hiç bir iş yapamadan otur deseler batar bence ... rahatlık değildir aslında boş oturmak aslında bir iştir. hem de çok zor bir iş... Buradan neyi anlatmak istiyorsun derseniz, boş oturmak gerçekten zor iş derim. Çünkü insanları yaşama bağlayan aslın ters orantılı olarak dan Amaç ve umudunun olmasıdır.